GÜNCEL:
Gökay POYRAZ

Gökay POYRAZ

Ticaret Savaşları

Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticaret savaşı bir süredir dünya gündemini meşgul ediyor. ABD yönetimi, Çin’den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki 800’den fazla ürüne yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulamaya 6 Temmuz itibariyle resmen başladı ve Çin yönetimi, Trump'ın tüm tehditlerine rağmen ABD'nin ithal ürünlere yönelik mütekabil tarife artışlarının "anında yürürlüğe girdiğini" duyurdu.

Ticaret savaşını kısaca tanımlamak gerekirse korumacı ekonomi politikası uygulayarak herhangi bir hammaddenin ülkesine girişinde gümrük vergisi ve kota ile bariyerler koyan ülkeye söz konusu hammaddenin ihracatçısı ülkelerin o ülkeden ithal ettiği önemli ihraç ürünlerine benzeri kota ve gümrük vergileriyle misillemede bulunmasını ifade ediyor.

Trump’ın seçim kampanyası boyunca artan dış ticaret açığını ve işsizlik problemini sürekli gündemde tutması aslında bu savaşın bir habercisiydi. Ancak Trump’ın serbest ticaretten vazgeçerek korumacı bir yaklaşım sergilemesi durumunda hem dünya ticaret hacminin azalması, diğer yandan korumacı politika gereği artan gümrük vergileriyle birlikte fiyat artışlarının ilk aşamada tüketicilere dolayısıyla seçmene yansıyacak olması bu ticaret savaşının tehditten öteye geçmeyeceğini düşündürtmekteydi. Ancak gelinen durumda ticaret savaşları fiilen başlamış durumda.

Hikayenin aslını görmek gerekirse; ABD 18.5 trilyon dolar büyüklükle dünyanın en büyük ekonomisi, Çin; 15 trilyon dolarla, ikinci sırada geliyor. ABD, 2.249 trilyon dolarla dünyanın ithalat şampiyonu, Çin ise 2,97 trilyon dolarla dünyanın ihracat şampiyonu konumunda. ABD, dünyada en fazla dış ticaret açığı veren ülke; 800 milyar dolar dış ticaret açığı var. En çok dış ticaret açığı verdiği ülke ise Çin. Buna karşılık Çin, dünyada en çok dış ticaret fazlası veren ülke; 510 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret hacmi 580 milyar dolar. ABD Çin’e karşı yılda 375 milyar dolar açık veriyor. ABD Başkanı Trump, bu açığın 100 milyar dolara inmesini istiyor. ABD Başkanı Trump, Çin’den ithal ettiği 800’den fazla ürüne yüzde 25 ek gümrük vergisi getirerek hem yerli üreticiyi koruyacağını hem istihdam artışına katkı yapacağını düşünmekte. Ancak Çin ABD’ye hemen karşılık verdi ve ABD’den yaptığı 34 milyar dolarlık ithalata (128 ürünü kapsıyor), yüzde 25 ek gümrük vergisi getirdi. ABD’nin koyduğu ek gümrük vergileri en çok çelik ve alüminyum ithalatını kapsıyor. Ne var ki, çeliği ucuza ihraç eden Çin’in en çok çelik sattığı ülke ABD değil. ABD’nin en fazla çelik ithal ettiği ülkeler sırasıyla Kanada, Brezilya, Güney Kore, Meksika ve Rusya. ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarına, çelik ithaline yüzde 25, alüminyum ithaline yüzde 10 ek gümrük vergisi getirmesine sadece Çin değil, ABD’nin müttefiki olan G – 7 içindeki diğer ülkelerin yanı sıra Avrupa birliği ülkeleri de karşı çıkmakta.

Trump’ın amacı yerli alüminyum ve çelik endüstrisini koruyarak, yerli üretimi artırarak uzun vadede dış ticaret açığını kapatmak olsa da küresel ticarette hem karnım doysun hem pastam dursun mantığıyla hareket etmek ne yazık ki mümkün olmuyor. Bu savaşta en büyük etkiyi Amerikan soya endüstrisi yaşayacak gibi görünüyor. ABD’nin sadece 2017’de soya ihracatı 22,5 milyar dolar civarında ve bu ihracatın 13 milyar doları Çin’e yapılmakta hal böyle iken Çin’in, Amerikan soyasına gümrük vergisi koyup üçüncü ülkelere yönelmesi durumunda Amerikan tarım sektöründe yaşanacak daralmayı nasıl telafi edeceği merak konusu.

Netice itibariyle; Trump dış ticarete 16. Yüzyıldaki merkantilistler gibi bakmakta ancak göz ardı ettiği şey, artık dünyada çokuluslu şirketlerin var olduğu, emek ve sermayenin kolaylıkla yer değiştirebildiği ve 21. yüzyılda yaşıyor olmamız. Bu nedenle ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişim uzun vadede işgücü maliyetlerini artırırken, verimliliği düşürmekten başka bir işe yaramayacağı gibi dış ticaret açığını kapatmanın yolu ithalatın kısılması değil ihracatın artmasından geçmektedir. Trump’ın korumacı politikası diğer ülkeleri de bu yönde davranmaya itmekten başka bir işe yaramayacaktır. Her ne kadar Trump “Ticaret savaşları iyidir; kolay kazanılır” gibi demeçler verse de bu savaşın bir kazananının olmayacağı açıktır. Her krizin bir fırsat doğurduğunu unutmadan Çin ve Amerika arasında artan gümrük vergileri nedeniyle artan hammadde ve mamul fiyatlarından görece olarak ucuz kalan malların ihracatını artırarak ve artan gümrük vergileri nedeniyle üretim hatlarının doğrudan yatırım olarak ülkemize gelmesini yatırım teşvikleriyle sağlamamız durumunda bu savaşı ülke olarak fırsata çevirebiliriz.

Bu köşe yazısı 2907 kez okundu