Geçen hafta ilk kadın bakanımızı ziyaret etme şansım oldu. Bakanımız TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Eski Başkan Yardımcımızdı.
Kadın girişimciler kurulunda birlikte çalıştığımız dönemde mütevazi yapısı, donanımı ve proje bazlı bakış açısı ile dikkati çekerdi. Ticareti ve ihracatı bilen, mühendis, son derece donanımlı ve en önemlisi ise insani yönü çok gelişmiş bir hanımefendi…
Birlikte birçok proje yürüttük. Geleceği Yazan Kadınlar Projesi ile kızlarımıza ve kadınlarımıza yazılım alanında ve teknolojide biz de varız dedik.
Kız Kardeşim Projesi ile iş hayatına başlamadan evvel kadınlarımızın ihtiyacını hissettikleri içlerindeki gücü ortaya çıkarmak için onlara cesaret aşıladık.
Kazakistan Kadın Girişimcileri ile buluştuk ve ortaklaşa yapılabilecek projeleri ve yatırımları değerlendirdik… Ülkemiz iş kadınlarını birlikte temsil etme şerefini yakaladık.
Ve daha niceleri…
Bir kadın olarak ta ticarette yaşanan sorunları ve çözüm yollarını çok iyi bildiği için bakanlığımızın emin ellerde olduğunu bilmek sorunların çözümüne bir adım daha yaklaştığımızı hissetmek bizi rahatlatıyor.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı’nın birleşmesi ile birlikte aslında iki bakanlık yönetecek olan bakanımıza bu dönem bir hayli iş düşüyor. Yeni sistemle birlikte yapısal reformların yapılması, bürokrasinin azaltılmasında, projelerin hayata geçirilmesi ve dış ticari ilişkilerimizin ülkeler nezdinde diyalog sürecinin yönetilmesinde ve kadınların ticarette yaşadığı problemlerin ve gereksinimlerinin karşılanması noktasındaki bilgi birikimi ile Bakan Pekcan piyasalara olumlu hava vermekte…
Bakanımızı destekleyen ve yüreklendiren TOBB Başkanımız hemşehrimiz Rıfat Hisarcıklıoğlu da özellikle kadın girişimcilerimizin önünü açma konusunda takdire şayan bir vizyona sahip.
Ve tabii ki cumhurbaşkanımıza; böylesi önemli bir bakanlığa liyakati gözetip fırsat tanıdığı için çok teşekkür ederim…
BRICS–T ?
Yıllardır kapısını çala çala aşındırdığımız bir umuttu Avrupa Birliği. Uyum yasaları sürecinde Türkiye olarak son 16 yıldır bizden sonra birliğe katılan ülkelerden daha fazla efor sarf ettik. Ancak Avrupa Birliği’nin Orta Çağ’da kalan zihniyetini ve giderek gelişen yabancı korkusu algısını kıramadık.
Artık Türkiye’nin hedefi sadece Avrupa Birliği’ne girmek değil. AB tabii ki hala en önemli ve en büyük pazarımız ancak gelişmekte olan ülkeler, özellikle ABD–Çin Ekonomi Savaşları arasında ezilen, para birimi değer kaybeden ve korumacı yapı çizen ekonomik anlayıştan çok muzdarip durumda.
Şangay 5’lisi, Astana süreci derken ibreler batıdan doğuya kaymakta… Asya pasifik ülkeleri büyüyen ekonomileri ile birlikte sadece ABD ve AB temelli ekonomik modellerin artık tek başına yeterli olmadığını göstermekte.
Malikrizle birlikte daha da belirginleşen uluslararası ekonomik ve siyasi koşullarda, "yükselen güçler" olarak tanımlanan BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinin Güney Afrika’daki son toplantısına Türkiye’de katıldı. Bu birlik Dünya nüfusunun %43’ünü oluşturmakta. Türkiye’nin bu birliğe girmesini olumlu karşılayan bir hava esti. Türkiye’nin bu yapıya dahil olması ile birlikte özellikle Asya pasifik ve Afrika ülkelerinde alternatif pazar ve güç oluşturması bakımından çok önemli.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” söyleminin takdir topladığı toplantıda birliğin kendi bankasını oluşturması, korumacı ekonomilere karşı birlikte yapılacak ticaret hacminin artırılması gibi kararlar alındı.
BRICS gibi bir örgüte Türkiye’nin girmesi yönünde olumlu düşünen ülkeler, Türkiye’nin ekonomik notunu düşüren batılı kredi derecelendirme kuruluşlarının kanaatleri ile hareket eden Batılı ülkelere göre sanırım gelişen ve büyüyen ekonomimizi görmezden gelemeyecekler.