Seçim dönemlerinde siyasi iktidarın seçimleri tekrar kazanmak amacıyla uyguladığı mali ve iktisadi politikalara seçim ekonomisi diyoruz. Biliyoruz ki seçim dönemlerinde uygulanan bu seçim ekonomisi de; vergiler, kamu harcamaları ve borçlanma gibi yöntemlerle finanse ediliyor. Sonuç itibariyle de ülke ekonomisi üzerinde seçim sonrasında ekstra bir yük oluşturuyor.
Türkiye’de seçimlerin ekonomiyi etkilediği kadar ekonominin de seçimleri etkilediği yadsınamaz bir gerçek. Sandık başına giden seçmen oyunu kullanmadan ekonomik gidişatı mutlaka gözden geçiriyor ve tercihini belirlemesinde en büyük etken ekonomi oluyor. Nitekim 1950’den bu yana gerçekleşen genel seçimler incelendiğinde, ekonomik durgunluk ve kriz dönemlerinde yapılan seçimlerde iktidar partilerinin oy oranlarının düştüğü Ekonominin daha canlı olduğu dönemlerde yapılan seçimlerde ise iktidar partilerinin oylarını yükselterek durumlarını sağlamlaştırdıkları görülüyor.
Ancak önümüzdeki seçimin geçmiş seçimlerden önemli bir farkı var. O da Türkiye’nin yönetim biçiminin değişiyor olması. Başbakanlık’ın kalkması ile birlikte yürütme sadece Cumhurbaşkanlığı’nda olacak. Bu nedenle 24 Haziran seçimleri 1946 sonrasında seçimli demokrasi döneminin en önemli seçimi olacak. Yaklaşık 2 ay sonra yapılacak seçimlerde seçim ekonomisi uygulanmasının söz konusu olmayacağı düşünülse de Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Genel seçimleri ile birlikte 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimler içinde çalışmalar başlamış olacak bu nedenle siyasi partiler için yaklaşık bir yıl sürecek bir seçim maratonu başlıyor diyebiliriz.
Sonuç olarak; uzun soluklu bir seçim atmosferinde iç talebi canlandırıcı, piyasayı rahatlatacak adımlar mutlaka atılacaktır. Bu nedenle enflasyonu düşürmek ve cari açığın kısa vadede kapatılması zor görünüyor. Büyüme oranlarının ise yüksek oranlarda gerçekleşeceği kesin gibi. Siyasi istikrarın ekonomik istikrar için olmazsa olmaz olduğunu hepimiz biliyoruz ve yeni yönetim sisteminde koalisyona yer yok. Bu nedenle erken seçim kararının açıklanmasıyla birlikte piyasalar durumu olumlu yönde fiyatladı ve döviz düşüşe geçti. Seçimden sonraki ekonomik süreci ise seçim sonuçları ile uygulanacak olan maliye ve para politikalarının belirleyeceği aşikâr. Seçim süreci ve sonrasında mali disiplinden asla taviz verilmemesi mevcut ekonomik konjonktürde büyük önem arz etmekte. Seçimlerin ülkemiz için hayırlı olması dileğiyle…