Merhaba,
Bu ay köşemde borçlular için bir reform niteliği taşıyan, bu aralar adını sık sık duyduğumuz yepyeni bir değişiklikle karşınızdayım. 28.02.2018 tarihinde İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile iflas ertelemenin kaldırılması ve konkordatodaki yeni düzenlemeler kabul edilmiş olup 15.03.2018 günü 30361 sayılı Resmi Gazete’de bu değişiklik yayınlanmıştır. Birçoğunuzun kelimeyi telaffuz ederken zorlandığını ve hatta konkardato dediğini duyar gibiyim. Kelime dilimize İtalyanca’dan geçmiş olup İtalyanca karşılığı concordato’dur. Demek ki neymiş efendiim kon-kor-da-to. Kelime anlamına bakacak olursak (kelime anlamı konu hakkında bize birçok ipucu vermekte) konkordato; iflas anlaşması anlamına gelmektedir. Konkordato genel anlamıyla ise borçların yeniden yapılandırılması suretiyle iflasa tabi borçluların mali durumun düzeltilerek iflastan kurtulmasını, diğer borçluların ise mali durumunun düzeltilmesini amaçlayan, alacaklıların da belirli bir vadede alacaklarına kavuşmasını sağlayan ve mahkemenin tasdikiyle taraflar açısından bağlayıcı hale gelen bir anlaşmadır. Peki iflas erteleme kurumu varken neden konkordatoya ihtiyaç duyduk diyenler olabilir. 31 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 669 sayılı KHK ile iflas erteleme kararı verilmesi yasaklanmıştı. İflas erteleme yalnızca sermaye şirketleri ve kooperatifler için uygulanırken konkordato tüm borçlular açısından uygulanabilen bir sistemdir.İflas erteleme kurumu uygulamada birçok soruna yol açmış ve kötüye kullanılmıştır. İflas erteleme sayesinde mali durumunu düzeltip ticari hayatına devam edenlerle birlikte şirketin içini boşaltma yoluna gidenler de bir hayli fazlaydı. Bu nedenle iflas erteleme kaldırılarak konkordato hükümleri genişletilmiştir. Peki alacaklı da konkordato yoluna başvurabilir mi derseniz evet, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.Konkordato uygulamasında, “Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu”, konkordato talep edenin konkordato gider avansı yatırması gerektiği kabul edilmiştir. Konkordatoda sunulacak belgelerin kapsamı genişletilmiş ve borçlunun iflasa tabi olması ya da olmamasına göre, sunulması zorunlu evraklar belirlenmiştir. Borçlunun gerekli şartları taşıdığı sonucuna varılırsa, borçluya konkordato süreci tayin edilir.Mahkeme bir de komiser atar. Komiser mahkemeye hazırladığı raporu sunar.
Karşımıza kanun değişikliği ile beraber yeni bir kavram daha çıktı: Geçici Mühlet. Mahkemece verilen geçici konkordato mühleti 3 ay için verilebilir. En fazla 2 ay daha uzatılabilir. Kesin konkordato mühleti ise 1yıl olup komiserin talebi ile 6 ay daha uzatılabilir.
Madde 294 gereği kesin mühlet sırasında, “Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez. Ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılabilir, daha önce başlatılmış ise devam edebilir. Ancak mal muhafaza altına alınamaz, rehinli malların satışı gerçekleştirilemez. Konkordato ilanından sonra borçlu mallarını rehnedemez, gayrimenkullerini satamaz, üzerinde ayni hak kuramaz, kefil olamaz, bağış gibi ivazsız tasarruflarda bu lu na maz. Bu işlemlerden herhangi birini yapsa dahi işlem hükümsüzdür.
Yasayla beraber çok önemli ve yerinde bir değişiklik daha yapılmıştır. Daha önce iflasa tabi olmayan borçlu açısından konkordato eğer tasdik edilemez ise borçlunun iflası istenebiliyordu ancak bu hükümle beraber bu yaptırım da ortadan kaldırılmıştır.
Ne yazık ki bu hafta bana ayrılan köşenin de sonuna geldik. Yazıda emeği geçen sevgili kardeşim ve stajyerim Şeyma Sezer’e teşekkür ediyorum. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle, esenlikle kalın.