Yeni sayımızdan tüm okuyucularımıza merhaba!
Bu sayımızda son zamanlarda meclis komisyonunun ve kamuoyunun gündeminde olan süresiz yoksulluk nafakası üzerine yazmak istedim. Nafaka kelime anlamı itibariyle bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylıktır. Bu aylık eşe karşı olduğunda yoksulluk nafakası adını almaktadır ve bir eşin diğer eşten yoksulluk nafakası alabilmesi için, boşanmanın gerçekleşmiş olması, yoksulluğa düşecek ya da düşmüş olması, kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması gerekmektedir. Yoksulluk nafakasına hükmedilmesindeki amaç yoksulluğa düşecek eşin sosyal ve ahlaki düşüncelerle korunmasıdır. Yoksulluk nafakası, yukarıda belirtilen şartların ortadan kalkması ile diğer eşin Aile Mahkemesi’nde açacağı davada iddiasını ispatlaması halinde mahkeme kararı ile kaldırılabilecektir. Ayrıca icra takibine konu edilmiş ve ödenmemiş ve kesinleşmiş en az 1 aylık nafaka alacağı için, nafakayı hak eden eş, diğer eşi şikayet ederek hapis cezası ile cezalandırılmasını talep edebilir, şikayet süresi üç ay olup görevli mahkeme İcra Mahkemeleri’dir ve nafaka ödemekle yükümlü eş şikayet konusu nafakayı ödediğini ispat edemezse hapis cezasına mahkum edilecektir.
Her ne kadar Türk Medeni Kanunu lafzından mağdur olabilecek tarafın korunması amaçlanmışsa da yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davalarda ispat sorunu, Yargıtay’ın bu husustaki katı tutumu nedeni ile nafaka alacağı süresiz bir gelir haline gelerek ödenmemesi halinde hapis cezası ile karşı karşıya bıraktığından tahsil edilebilirliği neredeyse garanti bir alacak halini almıştır. Çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası dahi çocuğun 18 yaşını doldurması, mahkeme kararıyla ergin kılınması ve/veya eğitim hayatının sona ermesi ile son bulurken yoksulluk nafakasının ömür boyu devam etmesi ve ödenmemesinin özgürlüğü kısıtlayıcı sonuçlar doğurması hakkaniyete aykırıdır. Bu nedenledir ki, son günlerde sosyal medya üzerinden başlayan tepkiler meclis gündemine taşınmış ve yoksulluk nafakası ödenmesi süresinin beş yıl ile sınırlandırılması yönünde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Uygulamada evlilik dışı ilişkiler yaşayan nafaka lehtarı eş nafakanın devamı için resmi evlilik yapmamakta haksız olarak zenginleşmektedir. Kaldı ki, nafaka ödeme yükümlüsü eski eş de eski eş ile muhatap olmak zorunda kalmakta yeni bir evlilik yapsa dahi, eski eşine ödeme yapmaya devam etmekte, yeni bir düzen kuramadığından aile için sıkıntılar yaşamaktadır. Bu hususta güncel sorunlara çare ve makul bir süre ile sınırlı bir yasal düzenleme getirilmesi gerektiği ortadadır. Dileriz ki yeni çalışma dönemi ile birlikte toplumun tüm kesiminin taleplerini karşılayabilecek ne nafaka yükümlüsünün ne de lehtarının mağdur olacağı bir yasal düzenleme yapılır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi “Her halde dünyada bir hak vardır ve hak kuvvetin üstünedir.”
Adaletin ışığında, mutlu bir ay geçirmeniz dileğiyle…