Tarım ve kırsalda yaşam olmadığı anda şehirdeki hayatın dengesinin ne denli bozulduğunu et konusundaki yaşadığımız sıkıntılar ile daha iyi anladık. Gördük ki et üretimini artırmak sadece hayvan sayısını artırmakla olmuyor.
Şehirde pazara gittiğinizde meyve sebze için üreticinin sattığı fiyat ile son tüketiciye yansıyan fiyat arasındaki uçurumun neden kaynaklandığı örneğini de verebiliriz.
Tarımdaki bütün faaliyetler zincirin birer halkaları gibidir. İçlerinden herhangi biri eksilse sistemde yapılan diğer bütün emekler heba olur.
Devletimiz tarıma ve hayvancılığa verdiği teşviklerle insanları köy yaşantısına ve çiftçiliğe çekmeye çalışıyor. Ancak temeldeki problemlerimizden biri de kırsalda yaşama algısının artık demode (!) olduğu …
Nasıl oluyorsa koca Avrupa bütün yerleşimini kırsalda kuruyor, şehirleri finans merkezi gibi kullanıyor…
Avrupalı’nın çiftçisi, yaptığı işi ciddi bir iş olarak görüyor ve ayağına gerektiğinde çizmeyi takıp hayvanların arasına giriyor ya da traktörün tepesine çıkıyor… İşi ile de gurur duyuyor ve bu onlarda maddi manevi tatmin sağlıyor…
Hayvancılığa ve tarıma emek ederek, oğlunu evermiş kızını okutmuş, ömrünü bu yolda harcamış elleri öpülesi ağabey ve ablalarımıza diyecek sözümüz yok. Ancak ülkemizde kırsalda yetişen yeni nesil ne tarımı ne de hayvancılığı benimsemiyor aksine kendini bir an önce masa başı bir işe ya da bir alışveriş merkezinde çalışmak için atmaya zaman kolluyor.
Gençlerle konuştuğumuzda da aldığımız genel cevap; Çoban isen kızlar seninle evlenmiyor. Çünkü Sabah 8 akşam 5 maaşlı (asgari de olsa) bir hayat arkadaşı daha cazip geliyor.
Çoban maaşı 3 000 Tl, Asgari ücret 1600 TL
Demek ki tarım alanında çalışmak için gençlerimizi sadece para motive etmiyor…
İçinde bulundukları ilçenin/köyün sosyal ortamlara (sinema, tiyatro, konferans, seminer, eğlence merkezi vs) erişebilirliği, sağlığa, eğitime ve spor alanlarına erişimi önemli. Merkeze konforlu ulaşım sağlanması önemli. Bunlar olmadığında o yerleşim yerinin okumuşu da, dışardan gelen doktoru, öğretmeni, savcısı da orada kalmayı tercih etmiyor.
Avrupa’nın kırsal kesimde yaşayan insanları için yaptığı en doğru şey bu alt yapı ve yıllardır yürüttükleri kırsalda doğal yaşamın şehirde yaşamaktan daha havalı olduğu algısı…
Yine özellikle köylerde (bütün şehir yasasından sonra artık hepsi birer mahalle) sivil toplum kuruluşlarının, oda ve borsaların, yerel yönetimlerin eğitimi ve gelişimi sağlamak adına sürdürülebilir ve belirli bir sistematikte ilerleyen yapılar oluşturulması elzem…
Yine kamu spotları ve kurumlar arayıcılığı ile kırsaldaki yaşam özendirilmeli ve özelikle eğitim kurumlarında tarım ve hayvancılık ile uğraşan kesimin ne kadar kutsal bir işle ilgilendiğini çocuklarımıza anlatmalı.
Kırsalda yaşayan insanı, bu ülkenin ekonomisinin balans ayarı olduğunu unutmamakve çalışmaları o yönde yürütmekte fayda var…
Ve Tarım 4.0
Artık her alanda olduğu gibi tarımda da teknolojiyi yakalamak ve sahada bir fiil kullanmak gerekiyor. Bundan 5 yıl önce izleme sistemleri, ERP Programları ve dijital yaklaşımlar sadece belirli büyüklükteki firmalar ulaşabilirken şimdi artık tüm çiftliklerde (tarım ya da hayvancılık fark etmez) kolaylıkla kullanılabilecek durumda.
Örneğin meyve bahçelerinin nem oranının izlenmesi ile birçok zararlı bertaraf edilebiliyor.
Günlük ateş ölçerlerle sürüdeki hayvanların ateşleri takip edilebiliyor ve bu durumda veteriner hekimler durumu daha önceden izliyor.
Devletimiz birçok konuda teşvik sağlıyor. Üründe kalite ve fiyatlarda düşüşü hedefliyorsak Tarım 4.0’ı ıskalamamamız gerekiyor.
Bu konuda bakanlığımız örnek olabilir ve öncelikle bakanlık bünyesinde bütün takip sistemlerini dijitale taşıyabilir. Takip sistemleri de havzalara bölünüp üreticinin hizmetine sunulabilir.
Küresel Isınma Tehdit Ediyor
Bu sene geçirdiğimiz kışa bakacak olursak neredeyse eskiye nazaran kar yağmadı diyebiliriz. Bunlar küresel ısınmanın bize getirdikleri.
Küresel Isınma ile ilgili maalesef hala Tarım ve hayvancılıkta bir stratejimiz ve yol haritamız mevcut değil. Önlemler bütününün oluşturulması ve üreticiye bunun uygulamasının bakanlık tarafından sağlanması orta ve uzun vadede tarımın önünü açacak ve tarım ürünlerinde yurtdışı ile rekabet edebilir olmamızı sağlayacaktır.
Unutmayalım ki önümüzdeki devir gıda devridir. Gıdaya sahip olan ülkeler bir adım önde olacak ve bu sayede 2023 hedefimize doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz.