GÜNCEL:
Yüksel Ayça SEZER

Yüksel Ayça SEZER

Aklımızı Kullanmalı!

Merhaba;

Bugünlerde en çok konuştuğumuz konu Çiftlik Bank, Anadolu Farm gibi şirketlerin yarattığı mağduriyetler, Çiftlik Bank “CEO”su Mehmet Aydın’ın 650.000 Dolar’lık lüks cipi, kaçtığı söylenen Uruguay’a giderek kendisine ulaşmaya çalışan mağdurların biraz da mizah katılmış olarak Galatasaray’ın kalecisi Muslera’yla görüşmek için kendi aralarında yaptıkları yazışmalar.

Peki nedir bu Çiftlik Bank hikayesi? Açıkçası bu tarz uygulamaları hiç kullanmadığım için 1 Milyarlık vurgun ve her yerde Mehmet Aydın’ın deste deste dolarlarla çektiği videoları görünce konuyu kısaca araştırdım. Çiftlik Bank sanal bir uygulama ve siz elinizdeki telefondan koyun, inek vb hayvanları besleyerek para kazanıyorsunuz. Yapılanma saadet zincirine benzer, yeni üye kazandıran üyeler ekstra kazanç elde ediyor ve yılda 1’e 2.2 kar payı vadeden bir yapıdan bahsediyoruz. Şirket merkezi Kıbrıs ve CEO olarak anılan Mehmet Aydın daha önce rap müzik yapmış farklı şekilde ünlü olmaya çalışmış 27 yaşında GİRİŞİMCİ(!) ruhlu genç bir adam.

Elimizdeki sonuç bakımından irdelenmesi gereken birkaç konu var. Öncelikle böyle bir yapılanmaya daha doğrusu vurguna kamu kurumlarının nasıl izin verdiği? Biz önleyici tedbirler almaktansa hep iş işten geçtikten sonra adım atıyoruz bu da ciddi mağduriyetlere sebep oluyor. Şirketin içi boşaltıldıktan sonra malvarlığına konulan tedbirin açıkçası bir esprisi kalmıyor. Mağdurların başvuracağı yollardan en mantıklısının ilgili kamu kurumlarına karşı hukuki yola başvuru yapmak olacağını düşünüyorum. Bu konuda ayrıca yasalardaki açıklarla ilgili bir an önce gerekli düzenlemeler yapılmalı, denetimler sıkılaştırılmalıdır.

Devletimizin bu raddeye gelen şirket işlemlerine izin vermesinin, zamanında gerekli tedbiri almamasının yanında sosyolojik olarak incelenmesi gereken konu, insanların bu sisteme neden ve nasıl dahil olduğu? Emeksiz para kazanabileceğini düşünen yüzlerce belki binlerce kişi mülkünü satarak, kredi çekerek şirkete üye olmuş durumda ve bildiğim kadarıyla her kesimden ve meslek grubundan insan da mağdurlar arasında. Daha önce yaşanan Jet Fadıl, Titan saadet zinciri gibi birçok örnek gözümüzün önündeyken neden hala bu tarz bir nevi dolandırıcılık hikayelerine kanabiliyoruz? Çiftlik Bank bu güveni nasıl tesis edebildi, ikna kabiliyetleri mi yüksek yoksa bizler mi sorgulamadan adım atıyoruz? Orta gelirli bir insanın elindeki tek mülkü satarak parasını kullanması o kişi için büyük risktir ve bu riski alarak bir işe girişmesi için ya işi bilerek ve iyi okuyarak sonucu öngörerek girmiş olmalı ya da bilinçsizce(!) oturduğu yerden para kazanmanın cazibesi ile varını yoğunu dökmüş olmalıdır ki maalesef ikinci seçenek ağır basıyor. Aklımızı kullanmalıyız ve bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi için yerel anlamda çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyorum. İnsanlar yasalar ile her şeyin çözülebileceği anlayışından çıkarılmalı.

Telefon dolandırıcılığı ile onlarca insan kendi elleriyle paralarını tanımadıkları insanların talimatlarına uyarak onların ellerine teslim etti. Çiftlik Bank, Anadolu Farm gibi şirketlerin de telefon dolandırıcılığındaki teknikten çok da farklı bir yöntem izlediğini düşünmüyorum. Maddi anlamda mağduriyet kadar psikolojik bakış açısının da incelenmesi gerektiği kanaatini taşıyorum.

Kayseri merkezli Anadolu Farm firması da Çiftlik Bank’tan sonra incelemeye alındı ve şirket hesaplarına tedbir konularak şirket CEO’su dahil beş kişi tutuklandı. İcra daireleri bu şirketlere karşı icra takibi başlatmak isteyen insanlarla dolup taşıyor. Dolandırıcılık sebebiyle yapılan savcılık şikayetlerinde sözleşmeye dayalı hukuki ilişki olması nedeniyle takipsizlik kararları çıkmaya başladı. Mağdurların ödemelerini iade alabilmeleri de şirketlerin malvarlığı olmalı, ödemelerin tahsili hayvanları uygulama üzerinden yemlemek kadar kolay olmayacağa benziyor, umarız ki en az zararla bu işten kurtulabilirler.

Bu örneklerden çıkarmamız gereken sonucun dinimizin de emrettiği gibi bireysel bazda aklımızı kullanmak olduğu aşikardır. Zekamızın tamamını caps hazırlama ve mizah yönünde kullanmak yerine hayatımızı etkileyen temel konularda kullanmamız ve bu konuda ciddi eğitim almamız, kendimizi eğitmemiz gerektiği bir kez daha anlaşılmıştır. Umarız ki bu son mağduriyet olur. Mutlu bir ay dilerim.

Bu köşe yazısı 3698 kez okundu