GÜNCEL:
Mehmet Ali AKBULUT

Mehmet Ali AKBULUT

Merhaba

Kayseri, öteden beri ticareti ile bilinen bir yerleşim merkezi. Üretim açısından bakıldığında da ülkemizin ekonomisine katkısı açısından ilk sıralarda sayılan bir şehrimizdir. Dolayısı ile sanayi ve ticaret kültürünün tam manası ile yerleştiği ve bu yönde geleneklerin oluştuğu söylenebilir.

Aslında bu ilk yazıda kentimizin diğer sanayi şehirlerine örnek gösterilecek alışkanlıkları ve işbirliklerinden söz etmeyi ne kadar isterdim. Halbuki maalesef noksanlarımız olduğu ve bir an evvel değiştirmemiz gereken davranış kültürümüz gerçeği önümüze bir set gibi çıkıyor. Özellikle son zamanlarda yaşanan global kriz, iç piyasa için çalışan fabrikalar kadar ihracatçı firmaları da etkilemiş durumda.

Bilinen fabrika kültüründe planlama ve satış bağlantıları yıl bazında yapılır, hammadde ve yarı mamul alımları buna göre planlanır ve bir düzende seyrederdi. Nitekim sanayide önde olan ülkelerde bu kültür büyük oranda muhafaza ediliyor. Oysa bizim geldiğimiz noktada fabrikalar değil yıllık, aylık planlama dahi yapamaz haldeler. Globalleşme ile birlikte hızla değişen arz-talep dengeleri, bilmem ne kadar şubesi olan alışveriş mağazaları zincirleri karşısında orta ve küçük sınıf tüccarların mağduriyeti, aracı ithalatçı firmaları bir bir yok ederken, aslında ülkesinde perakende sektöründe hizmet veren şirketleri ithalata zorladığı için , vaziyetin getirdiği sıkıntı üreticiye yansımış durumda.

Dolayısı ile altı ayda bir defa alım yapan ithalatçılar türediği gibi, alım periyodu nispeten daha sık olan müşterilerde fiyat konusunda üreticiyi sıkıyor, öldüresiye pazarlıklarla bunaltıyor hale geldiler. Kendi pazarlarındaki keskin rekabetin faturasını olabildiğince üreticinin sırtına yıkmaya çalışan bu ithalatçılar, en büyük koz olarak alternatif üreticilerin düşük fiyatlarını söz konusu ediyorlar. Hatta çoğu zaman asılsız iddialarla fiyatları düşürmeye çalışıyorlar.

Bizlere düşen görev tamda bu noktada başlıyor. Birbirimizle olan ilişkilerde ne kadar samimi ve dürüst olduğumuz, iletişimde ne denli başarılı olduğumuz hem firma bazında hem de bölge olarak çıkarlarımızı muhafaza etmek adına gerçekten önemli. Serbest piyasa ekonomilerinde elbette rekabet kaçınılmaz bir kavram. Ama haklı, nitelikli ve ahlaklı olduğunda rekabet, mal ve hizmet kalitesini artırma konusunda iyi bir faktör olur. Aksi halde hem kendimize hem ülkemize zarar vermekten öte bir işe yaramayacaktır. Her yıl kapanan fabrikalar, batan şirketler, piyasadan silinen isimler yaşadığımız bu zamanda birbirimize gereken saygı ve ehemmiyeti göstermek zorundayız. Kapılarını kapatan hiçbir şirket, aynı sektördeki komşusunun pazarını genişletmek için bir imkan olarak görülmemelidir. Bırakın Kayseri’yi, Türkiye olarak Dünya mobilya ihtiyacının % 5 ini, ev gereçleri ihtiyacının % 10 unu dahi karşılayamıyoruz. Demem o ki  pazar büyük.  Biz birbirimizle iletişim halinde kendimizi geliştirmeye ihtiyaç duyduğumuz, yardımlaşarak pazardan daha büyük pay alma kaygısında olmamız gereken bir dönem yaşıyoruz. Bilgi alışverişi ile yeniliklere imza atmamız, üretimde katma değeri olabildiğince yükseltmemiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok önemli.

Dünya, dijital sanayi devrimine hızla girerken biz bölge olarak neredeyiz sorusunu kendimize samimi olarak sormak, gerçekten ülkemize döviz getirmenin önemini çok iyi kavramak, yatırımlarımızı bu doğrultuda revize etmek, eğitimli iş gücü ve insana yatırım konusunu iyi değerlendirmek , profesyonelliğe giden yolda adımlarımızı hızlandırmak zorunda olduğumuz gerçeğine dikkatinizi çekmek istedim. 

Bu köşe yazısı 5894 kez okundu